2024'te dünyayı nasıl besleyeceğiz?
2024’te geleceği nasıl besleyeceğiz?
Pandemi ile beraber var olan gıda krizi, Rusya-Ukrayna Savaşı’nın ardından daha da görünür hale geldi. Gıda fiyatları artıyor. Oysa bizi sadece gıda krizi değil su krizi de bekliyor. Bakanlık verilerine göre İstanbul’un 4 aylık suyu kaldı. Suyu farklı alanlarda kullanıyoruz, en çok tarım alanında kullanıyoruz. Ülkemizde ise suyun %70’i tarımda kullanılıyor.
Gezegenimizin kaynaklarını kullanırken sürdürülebilir tüketimi benimsemek, gelecek kuşaklara daha temiz bir dünya bırakmak için vazgeçilmez bir öneme sahip.
Gıda sistemi, gezegenin sera gazlarının %34’ünden sorumlu.
Gezegenin kaynaklarını kullandığımız başlıca sektörler: Enerji üretimi, lojistik, gıda sistemi. Tarım ve hayvancılık faaliyetleri, arazi kullanımı, su kullanımı, enerji kullanımında israfa neden oluyor. 2018 yılında Science’ta yayımlanan makalede “Gezegenin kurtuluşu için en önemli tek yolun bitki temelli beslenmeye geçmek” olduğu vurgulanmıştı. Yeşil Akdeniz Diyeti aslında bitkisel proteinlere yönelmeyi öneriyor. Elbette, kamuda, şirketler bünyesinde gezegeni kurtarmak için yapılacak çok ödev var. Fakat bireysel olarak yapılabileceklerimizin en iyisi bitki temelli beslenme ve ekolojik bir yaşama geçmek gibi duruyor.
Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri, Avrupa Yeşil Mutabakat, Dünya Ekonomik Forumu sürdürülebilir ekonomi, sürdürülebilir çevre ve sosyal faydayı odaklayan raporlar yayımlıyor. Son raporlarda açlık, yoksulluk konularına dikkat çekildi. İnsani Gelişme Raporu’na göre ilk kez insani gelişmede geriledik.
Gezegenin kaynakları azalıyor, tüketim artıyor. Sorumlu tüketim ve üretim modelleri ile geleceğimizi ve dünyamızı daha sürdürülebilir hale getirebiliriz. Tüm dünyada ve Türkiye’de enerji krizi yaşıyoruz. Doğalgaz fiyatları artıyor. Elektriğimizin %40’ını doğalgazdan elde ediyoruz. Oysa Türkiye bir güneş ülkesi, güneş enerjisinden %100 faydalanırsak enerji krizini büyük ölçüde çözebiliriz.
Hayvancılık ve tarım sisteminde de sorumlu üretim ve tüketim modellerinin geliştirilmesi oldukça önemli. Tarımda damlama sulama, tarım ilaçlarının kullanımının denetlenmesi, gıda sisteminde enerji kaçaklarını engelleyecek çalışmalar...
Yuvamız Dünyamızı, beslenme ve yaşam alışkanlıklarımız ile biyoçeşitliliğe dost bir hale getirebiliriz. Tam da bugün daha az hayvansal daha çok bitki temelli beslenerek hem sağlığımızı hem de gezegeni daha iyi hale getirebiliriz. Sera gazlarının %18’inin nedeni hayvancılık; proteinimizin %37’sini, yediklerimizden gelen enerjimizin %18’ini hayvancılık endüstrisi ile elde ediyoruz, bunu üretmek için gezegenin kullanılabilir arazilerinin %83’ünü kullanıyoruz.
Bitkisel gıdalarla beslenmeyi öneren Yeşil Akdeniz Diyeti, 6 yıldır dünyanın en iyi diyeti olarak seçiliyor. Başta kalp ve damar hastalıkları olmak üzere pekçok hastalığın oluşum riskini azaltmada etkili. unutmayın, Türkiye, Avrupanın diyabet oranı en yüksek ülkesi.
Dünyanın en uzun ve sağlıklı yaşayan toplumları Blue Zone’ların beslenme alışkanlığı, gezegenin sürdürülebilirliği ve insan sağlığı için faydalı
bu beslenme şekli, kent yaşamında da önem kazanacak.
İçeriğinde neler var:
1.Protein alternatifleri: Kırmızı et yerine bitkisel protein alternatifleri... Hayvansal besin grupları
içinde en yüksek karbon ve su ayak izine sahip olan, et grubudur.
2. Doymamış yağ asitleri: Kabuklu yemişler, sızma zeytinyağı
3. Güneş gören sebzeler: Besin değeri yüksek koyu yeşil yapraklı sebzeler
4.Antioksidanı yüksek meyveler: Yaban mersini, gilaburu gibi Anadolu’da yetişen antioksidanı yüksek meyveler
5.Mevsiminde beslenme: Akdeniz coğrafyasının gıdaları, her mevsim farklıdır. Kış ve yaz sebzelerinin besin bileşenleri birbirini tamamlar.
Sebzeler, tam tahıllar, bakliyatlar, kabuklu yemişler, sızma zeytinyağı, otlar. Ülkemizi farklı kılan baharatlar, salçaları ve özgün kullanımlarıdır.
Gezegenimiz ve sağlığımız için sürdürülebilir beslenme modellerini uygulamalıyız. Dünyaya karşı sorumluluğumuz var. Dünya iyi olmayınca biz de iyi olamıyoruz.
Kevser Başkara